Datça’nın huzurlu koylarında yıldızların altında uyumanın keyfini çıkarın. Ilıca, Aktur, Hayıtbükü ve daha birçok kamp alanıyla, doğa ile iç içe unutulmaz bir deneyime davetlisiniz. Deniz, orman ve huzur, burada sizi bekliyor.

Akyaka’dan başlayıp Eski Datça’da son bulan Karia Yolu’nun Datça bölümlerinde yürüyüşe çıkın. Antik patikalarda ilerlerken, Ege ve Akdeniz’in nefes kesici koylarını, gizli kalmış güzelliklerini ve tarih kokan noktalarını keşfedin. Yürüyüşünüz boyunca eşsiz manzaraların tadını çıkarın.

Datça’nın doğal tırmanış rotalarında adrenalini doruklarda yaşayın. Her seviyeye uygun rotaları ve eşsiz doğasıyla, hem profesyonel tırmanıcılar hem de yeni başlayanlar için unutulmaz bir deneyim sunuyor. Datça’da doğanın zirvesine tırmanın.

Datça’nın dünyaca ünlü rüzgarını arkanıza alıp sörf tahtanızla özgürlüğe yelken açın. İster profesyonel olun, ister ilk kez deneyin, uzman eğitmenlerin eşliğinde güvenle dalgalarla buluşun. Denizin ve rüzgarın benzersiz uyumu sizi bekliyor.

Datça’nın doğa harikası patikalarında yürüyüş yaparak, Ege ve Akdeniz’in eşsiz manzaralarının tadını çıkarın. Bağlar, zeytinlikler ve koylar arasında geçen rotalarla hem doğayla bütünleşin hem de unutulmaz fotoğraf kareleri yakalayın. Datça’da her adım, yeni bir keşif demek!

Datça’nın berrak sularında tüplü dalış yaparak su altı dünyasının büyüsüne kapılın. Renkli mercanlar, antik kalıntılar ve zengin deniz canlılarıyla dolu bu deneyim, tatilinize heyecan katacak. Denizin altındaki sessiz güzellikleri keşfetmeye hazır olun!

Rüzgarla dans edip Datça’nın masmavi sularında özgürlüğün keyfini çıkarın. Yelken botlarla koydan koya ilerlerken, doğayla uyum içinde eşsiz bir deniz yolculuğu sizi bekliyor. Hem sakinlik hem macera arayanlar için ideal bir deneyim!

İncecik kumu ve sığ deniziyle özellikle çocuklu ailelerin gözdesi. Datça merkezinde yer alıyor, balık restoranlarının hemen önünde uzanıyor. Gün boyu denizin, güneşin ve lezzetin tadını çıkarın.

Merkezden kısa bir yürüyüşle ulaşabileceğiniz, çakıllı yapısı ve serin sularıyla öne çıkan bir nokta. Mavi bayraklı bu plajda, kalabalıktan uzak bir nefes alın. Terliğinizi çıkarın, dinginliğe adım atın.

Doğayla baş başa kalmak isteyenler için birebir. Okaliptüs ağaçlarının arasından geçip ulaştığınız bu saklı koy, kalabalığın dışında bir huzur sunuyor. Kitabınızı alın, denizin sesine kulak verin.

Datça’nın en uzun plajı, berrak suyu ve doğal atmosferiyle sizi bambaşka bir dünyaya taşır. Ilgın ağaçlarının gölgesinde serinleyin, Knidos’a uzanan gün batımıyla günü taçlandırın. Huzura doğru bir adım atın.

Yeşille mavinin en samimi buluşması. Dut ağaçlarının gölgesinde dinlenin, pırıl pırıl denizde serinleyin. Kızılbük ve Ovabükü rotasına çıkmadan önce bu sakinliği hissedin.

Adını hakkıyla taşıyan, cam gibi berrak bir koy. Sadece tekneyle ulaşılabilen bu özel nokta, su altı güzelliklerini keşfetmek isteyenler için ideal. Gözlüğünüzü takın, suyun altındaki mucizelere dalın.

Datça’nın girişinde, doğayla iç içe bir plaj deneyimi. Çam ağaçlarının arasında, kum plajı ve kamp alanıyla hem hareketli hem huzurlu anlar yaşatır. Sabah yürüyüşüyle başlayın, denizle devam edin.

Altın kumlar, duru deniz ve tarihle iç içe bir sahil. Sessizlik arayanların, kitabını alıp gün boyu güneşte dinlenmek isteyenlerin adresi. Kumlara uzanın, zamanı biraz yavaşlatın.

Apollon adına yapılan ayinlerin, antik ritüellerin merkezi olan bu kutsal alanda kazılar hâlâ sürüyor. Herodotos’un sözünü ettiği bu büyülü atmosfere siz de tanıklık edin. Sessizliğin içindeki tarihi keşfedin.

Arnavut kaldırımlar, begonviller, taş evler ve Can Yücel’in dizeleri… Eski Datça’da zaman yavaş akar, hayat şiir gibi yaşanır. Sokağa çıkın, bir kahve alın ve bu romantik atmosferin keyfini çıkarın.

Bir zamanların kilisesi, bugün halkın kültürel buluşma noktası. 19. yüzyıl mimarisinin izlerini taşıyan bu özel yapı, sanatı ve tarihi bir araya getiriyor. İçeri girin, taş duvarların size anlatacak çok hikayesi var.

Rüzgarın gücüyle geçmişten bugüne dönen bu taş değirmenler, Datça’nın simgelerinden. Restore edilmiş yapılarıyla sizi hem nostaljiye hem doğaya davet ediyor. Değirmenlerin gölgesinde geçmişe selam verin.

Ticaretin, sanatın ve bilimin kalbi Knidos, Afrodit Heykeli ile antik dünyanın göz bebeğiydi. Tiyatrosunda oturun, limanına bakın ve tarih boyunca buraya hayran kalan denizcilerle aynı rüzgârı hissedin. Güneşi burada batırmadan dönmeyin!

Akdeniz ile Ege’nin kesişiminde, uçsuz bucaksız bir manzaranın tam ortasında yükseliyor. 1931’de yapılan bu fener, Kos Adası manzarası ve Knidos’un arka planıyla eşsiz bir gün batımı vadediyor. Fotoğraf makinenizi hazırlayın!